top of page

Doğal Taşlarla Şifa

Afyon Şifa

Afyon Şifa

Afyon Şifa

Afyon Şifa

Afyon Şifa

Afyon Şifa

Taşlarla Şifa Bulmak Mümkün Mü?


Taşlar yüzyıllardır her medeniyetin, her coğrafyanın vazgeçilmez değerleri olarak tarihteki yerini almış. Yıllar geçtikçe unutulmaya başlanan taşların sırrı ise günümüzde tekrar aranmaya ve şifa kaynağı olarak görülmeye başlandı. Önleyici tıp olarak tanımlanabilecek yöntemlerden biri olan taşlarla ilgili tedavi, aslında çok fazla bize ait geçmişi olan, ancak unutturulan seçeneklerden. 

 

Hastalık her birimizi endişelendiren bir durum hiç şüphesiz. Hasta olmak, kendimizi yeterince güçlü ve dinamik hissetmeme hali arzu etmediğimiz bir durum. Hastalıkların oluşmaması için gösterilen çaba ise aslında işin en önemli bölümü. Sağlığımız yerindeyken kendimize bakmak, bedenimizi, ruhumuzu doğru beslemek bize verilen emanete sahip çıkmak gerekiyor. Günümüzde teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin yeniden, aslımızda olan tedavi yöntemleri ve sağlıklı kalmak için denenen alternatifler gündemde. Yıllar öncesinden bilinen bitkilerle, müzikle, su sesleriyle uygulanan tedavi yöntemleri tekrar tercih edilmeye başlandı. Bu alternatif tedavi yöntemleri diyebileceğimiz seçeneklerden birisi de taşlar.

 

Taşlar yüzyıllardır her medeniyetin, her coğrafyanın vazgeçilmez değerleri olarak tarihteki yerini almış. Yıllar geçtikçe unutulmaya başlanan taşların sırrı ise günümüzde tekrar aranmaya ve şifa kaynağı olarak görülmeye başlandı. Önleyici tıp olarak tanımlanabilecek yöntemlerden biri olan taşlarla ilgili tedavi, aslında çok fazla bize ait geçmişi olan, ancak unutturulan seçeneklerden.

 

 

Zaman İçinde Taşların Kullanımı

 

Kur’an-ı Kerim’de ve Peygamber Efendimizin (a.s.m.) hayatında yer bulan taşlar, bu konunun bizim dini temellerimizde de olduğunu kanıtlıyor. İnci, mercan, yakut cennet taşları olarak adlandırılırken ayetlerde belirtilen ifadelerle taşların önemi gözler önüne seriliyor.

 

İslam dünyasında taşlara büyük önem verildiği de belirtiliyor. Peygamber Efendimizin akik yüzük taşı taktığı biliniyor. Talha bin Ubeydullah’ın da kıymetli bir yakut taşı yüzük olarak kullandığı yönünde bilgiler var. Farklı olarak kitapta değinilen konulardan biri de Hendek Gazası öncesi yaşanan yiyecek sıkıntısı dönemi. O zaman yaşanan açlık durumunda Peygamber Efendimiz (a.s.m.) ve sahabilerin karınlarına taş bağladıkları rivayet ediliyor. Bu olayın yorumlarında ise mide ve bağırsaktaki boşluğu doldurmak amaçlı kullanıldığı işaret ediliyor ancak farklı bir bakış açısı ve taşlardaki sırlı şifalar düşünüldüğünde bu yorumun doğruluğunun yanında aytaşı, apatit, hemimorfit, oniks, prenhnit, topaz gibi taşlar bağlandıysa aynı zamanda tokluk hissi verildiği de söylenebilir. Obeziteyle savaşta bu taşların kuvvetli yönleri olduğu belirtilirken içinde bulunan minerallerin faydalarına da dikkat çekiliyor.

Taşlar nasıl kullanılmalı?

 

Dinlerde, mitolojide, efsane ve masallarda vazgeçilmez unsur olarak yansıtılan taşlar günümüze de bizlere faydalı olabiliyor. Taşların kana karışmadığı, yenilmediği için şifa vermesi konusunda tereddüt yaşanabilse de bu durum Litolojide (Taşları inceleyen bilim), zehirli bir taşı elinizde aldığınızda zehir etkisini gösteriyor. Bu bağlamda şifalı olan taşlar da etkisini olumlu olarak yansıtır şeklinde açıklıyor.

 

Taşlar bünyedeki mineral değerlerin enerjisini doğrudan fiziksel ve ruhsal bedenimize aktarırken diğer yandan dış alemden bedenimize ulaşan enerjilerin büyük bir kısmını topluyor, süzgeçten geçiriyor ve bedenimize elenmiş olarak aktarıyor. Ayrıca bedenimizdeki olumsuz enerjileri emip olumluya çevirip bedenimize iade ediyor. İçinde sırları ve şifaları barındıran taşlar bedeni yaratılışa uygun hale getirecek düzenlemeye aracı oluyor.

 

Faydaları saymakla bitmeyen şifalı taşların kullanımında da dikkat edilmesi gereken ayrıntılar var. Özellikle şifası olan taşların çok fazla tercih edilmesiyle birlikte her şeyde olduğu gibi taşlarda da sahtecilik doğmuş durumda. Bu nedenle taş alırken gerçekten işinin ehli olduğuna inanılan yerlerden alabilmek önemli. Aksi halde turkuaz taşı diye boyalı saf kireçle bile karşılaşılabiliyor.

 

Taşın etkisini gösterebilmesi için tene temas etmesi de önemli bir nokta. Tene temas eden taş ısınıyor ve atomların hızlanmasını sağlıyor. Bununla bağlantılı olarak tesir süreci de hızlanmış oluyor. Çerçevede ya da kaplamada olan taşların etkileri aynı oranda görülemeyebiliyor. Yüzük şeklinde kullanılan taşların sağ elin yüzük parmağına takılması gerekirken, troid bezinin sağlıklı çalışması yönünde bir amaç için kullanılan taş, gerdanlık şeklinde takılmalı. Mide, bağırsak bölgelerinde görülen rahatsızlıklar da taşlar göbek civarında bulundurulmalıyken, taşın sol el içinde ovalanması, sağlıklı veya ağrılı bölgeye sürülmesi de taşın bedende nasıl kullanılacağına örnek olarak verilebilir.

 

İlaç kullanımında kimi zaman ilaca ara verilmesi gibi, şifalı taşlar kullanılırken de bu konuya dikkat edilmesi gerekiyor. Taşların kullanımına ara verilmesi, dinlendirilmesi, korunması, temizliği de taş kullanımının detayları arasında yer alıyor. Taşların temizliğindeki esas ise, insan nasıl temizleniyorsa taş da aynı şekilde temizlenmeli yönünde. Su ve toprak ile temizliği yapılan taşlar, üzerinde biriken elektrikten bu şekilde arınmış oluyor.
 

Acaba gerçek mi?

 

Taşlar konusunda detay fazla, şifa çok olunca kafa karışıklıkları da ortaya çıkabiliyor. Doğru taş seçmenin yanında elbette gerçek taş seçmek en önemli maddelerden.  Bu anlamda yapılabilecek birkaç ufak test içimizi rahatlatabilir. Örneğin, boyayarak hazırlanan taşları tespit etmek için taşı sirkeli suda bekletmek yeterli. Eğer lazerli bir boyama yapılmazsa taşın üzerindeki boya hemen çıkıyor. Osmanlı’da yakut ve safirin boyalı olup olmadığı da mangal közü üzerinde bekletilerek anlaşılmaya çalışılıyordu.

Yakut, safir, elmas ve zümrüt gibi taşların antik çağlardan günümüze kadar değerini hiçbir zaman yitirmediğini bilinirken maddi olarak değeri yüksek olan bu taşların sağlık açısından da pek çok faydası bulunuyor. Beyin ve akıl hastalıklarında bu taşlar kullanılıyor. Ayrıca taşların şifalı olduğu bölgeler yapılan listelerdekilerle de sınırlı kalmıyor. Bugüne kadar tanımlanmamış bir hastalığa da çok farklı bir taş şifalı olabilir. Taşlar içindeki şifalarla birlikte araştırmanın ve denemenin bitmeyeceği bir alan olarak görülebilir. Taşlara sevgi duymak da aslında sağlıklı kalmak için yapılması gerekenlerin yine başında geliyor. Sevgi temelli şifa beklentileri her zaman daha çabuk sonuç alabiliyor.


Belki her birimizin taş deyince aklına peşpeşe birkaç isim geliyor ancak yeryüzünde yüzlerce taş, binlerce hastalığa şifa kaynağı olmak için belki de keşfedilmeyi bekliyor. Hastalıkların en önemli aşaması başlamadan önceki zaman dilimi diye düşündüğümüzde her zaman sağlıklı yaşamak, dinç ve zinde kalabilmek, beden ve ruh sağlığını dengede tutmak için önleyici tedbirleri almanın önemi yine ortaya çıkıyor.

Doğal Taşlarla Şifa | Doğal Taşların Faydaları

2016 Afyonkarahisar

  • b-facebook
bottom of page